Persepolis Animasyonu / İran Devrimi Nasıl Gerçekleşti ?
İran'ı ne kadar tanıyorsunuz ?
Ben tanıdığım kadarıyla çok seviyorum,
Muazzam bir kültür ve sanat geçmişine sahipler.
Tarihi ve sinemayı seven bir insan olarak okudukça, izledikçe önyargıyla yaklaşmamam gerektiğini öğrendim. Zaten önyargılı bir bakış açısına da sahip değilimdir genel olarak.
Sizlere tarihinden, sosyal yapısından, aldıkları Oscar'lardan bahsetmeyeceğim bu yazımda.
Önce, eğer yanılgılarınız varsa onların üstünde durmalıyız zira.
Evet İran'da şeriat var bildiğimiz gibi. Ama gerçekten İran bize lanse edilen kadar geri kalmış bir toplum yapısına mı sahip ?
Bu konuda algının değişmesi için ilk önce şu yaklaşımı denemenizi tavsiye ederim;
Bir yabancının gözünden Türkiye nasıl gözüküyor ?
Bu soruya objektif olarak bakarsanız aynı tavırın içinde kendinizi İran'a bakarken görebilirsiniz.
Böyle bir giriş yapmak istedim sizler için, şimdi gelelim asıl konuya.
Persepolis dersem bir şey canlanır mı acaba ?
Şöyle yapalım sizi İran Devriminden Öteye götüreceğim, oradan başlayarak bugünlere kadar ki süreci tecrübe edeceksiniz.
Persepolis mükemmel bir animasyon filmi.
Marjane Satrapi'nin kendi otobiyografisi. Başta çizgi roman olarak yazılmış olsada ardından sinemaya uyarlandı bu eser.
Cannes Film Festivali'nde Jüri Ödülü almış, Oscar'da En İyi Animasyon Dalında aday olmuş.
Konusu dediğim gibi Marjane'in otobiyografisi;
Komünist bir ailenin kızı olan Marjane'in çocukluk, ergenlik dönemlerini izliyoruz öncelikle, ardından ailesi onu okuması için Avrupa'ya gönderiyor.
İran'a dönüyor bir süre sonra,
Ancak sonra Fransa'ya yerleşme kararı alıyor ve ülkesinden ayrılıyor.
Detaylara inmemeye çalıştım, otobiyografi olduğundan kronolojik olarak temel unsurlardan bahsettim sadece.
Zaman zaman eğlenip zaman zaman üzüldüğüm anlar olmuştu izlerken, ardından tekrar tekrar izlediğimde oldu.
Filmin başlarında Atatürk'ten bahsedildiğinde şaşırmayın, manidar oluyor oldukça.
Film sadece 95 dakikanızı ayırıp izlerseniz emin olun pişman olmazsınız.
Sizler için fragmanı bırakıyorum.
Ben tanıdığım kadarıyla çok seviyorum,
Muazzam bir kültür ve sanat geçmişine sahipler.
Tarihi ve sinemayı seven bir insan olarak okudukça, izledikçe önyargıyla yaklaşmamam gerektiğini öğrendim. Zaten önyargılı bir bakış açısına da sahip değilimdir genel olarak.
Sizlere tarihinden, sosyal yapısından, aldıkları Oscar'lardan bahsetmeyeceğim bu yazımda.
Önce, eğer yanılgılarınız varsa onların üstünde durmalıyız zira.
Evet İran'da şeriat var bildiğimiz gibi. Ama gerçekten İran bize lanse edilen kadar geri kalmış bir toplum yapısına mı sahip ?
Bu konuda algının değişmesi için ilk önce şu yaklaşımı denemenizi tavsiye ederim;
Bir yabancının gözünden Türkiye nasıl gözüküyor ?
Bu soruya objektif olarak bakarsanız aynı tavırın içinde kendinizi İran'a bakarken görebilirsiniz.
Böyle bir giriş yapmak istedim sizler için, şimdi gelelim asıl konuya.
Persepolis dersem bir şey canlanır mı acaba ?
Şöyle yapalım sizi İran Devriminden Öteye götüreceğim, oradan başlayarak bugünlere kadar ki süreci tecrübe edeceksiniz.
Persepolis mükemmel bir animasyon filmi.
Marjane Satrapi'nin kendi otobiyografisi. Başta çizgi roman olarak yazılmış olsada ardından sinemaya uyarlandı bu eser.
Cannes Film Festivali'nde Jüri Ödülü almış, Oscar'da En İyi Animasyon Dalında aday olmuş.
Konusu dediğim gibi Marjane'in otobiyografisi;
Komünist bir ailenin kızı olan Marjane'in çocukluk, ergenlik dönemlerini izliyoruz öncelikle, ardından ailesi onu okuması için Avrupa'ya gönderiyor.
İran'a dönüyor bir süre sonra,
Ancak sonra Fransa'ya yerleşme kararı alıyor ve ülkesinden ayrılıyor.
Detaylara inmemeye çalıştım, otobiyografi olduğundan kronolojik olarak temel unsurlardan bahsettim sadece.
Zaman zaman eğlenip zaman zaman üzüldüğüm anlar olmuştu izlerken, ardından tekrar tekrar izlediğimde oldu.
Filmin başlarında Atatürk'ten bahsedildiğinde şaşırmayın, manidar oluyor oldukça.
Film sadece 95 dakikanızı ayırıp izlerseniz emin olun pişman olmazsınız.
Sizler için fragmanı bırakıyorum.
Sonraki yazımda görüşmek üzere.
Yorumlar
Yorum Gönder